BEİJİNG, 15 Temmuz (Xinhua) — Çin Komünist Partisi (ÇKP) liderleri Pazartesi günü sabah saatlerinde Çin’in başkenti Beijing’de dört günlük politika toplantısına başlarken, Çin Cumhurbaşkanı ve ÇKP Merkez Komitesi Genel Sekreteri Xi Jinping ise dünyanın ikinci en büyük ekonomisinin büyüme rotasını çizecek yeni reformları açıklıyordu.
Xi, 20. ÇKP Merkez Komitesi’nin Üçüncü Genel Oturumu’nun açılışında Siyasi Büro adına bir çalışma raporu sunarak, reformların kapsamlı şekilde derinleştirilip Çin modernleşmesinin ileriye götürülmesini öngören karar taslağını detaylı şekilde açıkladı.
Devam etmekte olan oturum, Çin’in merhum lideri Deng Xiaoping’in 1978 yılında Çin’in reform ve dışa açılım hamlesini başlattığı oturum da dahil olmak üzere reform konulu “üçüncü genel oturumlarla” özdeş olarak görülüyor.
Mevcut genel oturum öncesinde reformu teşvik etmekle meşgul olan Xi, “Çin modernleşmesine güçlü bir ivme ve kurumsal güvence sağlamak” amacıyla “zihni özgür bırakma, sosyal üretici güçleri serbest bırakıp geliştirme ve sosyal canlılığı ortaya çıkarıp ilerletme” yönünde çaba gösterilmesi çağrısı yapmaktaydı.
Bu durum ise yeni bir derinlemesine reform serisine yönelik beklentileri artırarak, Çin’in reformunun “durakladığı” yahut Çin ekonomisinin “ivme kaybettiği” yönündeki endişeleri ortadan kaldırdı.
Xi’nin 10 yılı aşkın bir süre önce Çin lideri olarak göreve gelmesinden bu yana, ülke “yeni bir döneme” girdi. Ülkenin ekonomik gücü artarken, uluslararası itibarı da yükselmeye devam ediyor. Reform ise bu dönemin en belirleyici özelliği olarak öne çıkıyor.
Bununla birlikte, çok sayıdaki eski ve yeni zorluklarla karşı karşıya olan Çin an itibarıyla reform hızını artırmak açısından kritik bir dönemde bulunuyor.
REFORM VE DIŞA AÇILIM DURMAYACAK
Xi, Çin’in eski lideri Deng Xiaoping’den sonra ülkede bir diğer seçkin reformist olarak görülüyor.
İki lider de Çin’i modernleştirme görevini omuzlamasına rağmen çalıştıkları arka planlar birbirlerinden çarpıcı şekilde farklıydı.
Deng 1970’li yılların sonlarında reform ve dışa açılım hamlesini başlattığında, Çin’in kişi başına gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYİH) 200 ABD dolarının altındaydı. Deng, reform ve dışa açılım davasına neredeyse sıfırdan başlamıştı.
Xi 2012 yılında ÇKP Merkez Komitesi Genel Sekreteri seçildiğinde, Çin halihazırda 6.000 doları aşan kişi başına GSYİH ile dünyanın ikinci en büyük ekonomisi haline gelmişti. Ancak büyümenin hızı değişiyordu. Düşük işgücü maliyeti gibi birçok avantaj da ortadan kalkmaya başlamıştı.
Xi, seleflerinin kazanımlarıyla yetinmek yerine, çok zor olduğunu bile bile reformu sürdürmeye kararlıydı.
Xi, “İşin kolay kısmı herkesi memnun edecek bir şekilde yerine getirildi. Geriye kalanlar ise çiğnemesi zor, sert kemikler” diyordu.
Son on yılda açıklanan 2.000’den fazla reform önlemiyle ülkenin aşırı yoksulluğu ortadan kaldırması, entegre kentsel ve kırsal kalkınmayı teşvik etmesi, yolsuzlukla mücadele etmesi, işletmelere destek olması, inovasyonu hızlandırması ve “yeşil devrimi” ilerletmesi mümkün oldu.
Çin ekonomisi bu reform önlemleri sayesinde sadece güçlü büyümeyi sürdürmekle kalmadı, aynı zamanda 2012 yılından bu yana büyümeyi iki kattan fazla artırarak, dünyanın büyümesinin önde gelen katkı verenlerinden biri olarak ülkenin küresel statüsünü perçinledi.
Ancak Çin günümüzde halkın daha iyi bir hayata yönelik sürekli artan ihtiyaçlarıyla karşı karşıya olup, Kovid-19 pandemisinin ardından ortaya çıkan aşağı yönlü ekonomik baskılar ve emlak sektörüyle, yerel yönetim borçlarıyla ve bazı küçük ve orta ölçekli finansal kuruluşlarla ilişkili riskler gibi önemli zorluklarla mücadele ettiği için ekstra çaba sarf edilmesi de gerekiyor.
Ülkesi ve halkı için daha iyi bir gelecek arayışında olan Xi, Çin modernleşmesini gerçekleştirip ülkenin kalkınma mucizesini daha uzun ömürlü kılma yolunda reform ve dışa açılımın “önemli bir araç” olduğuna dikkat çekti.
Xi, bu yıl ilkbaharda Beijing’i ziyaret eden ABD’li iş dünyası, stratejik ve akademik toplulukların temsilcilerine, Çin’in “reformu kapsamlı şekilde derinleştirmek üzere bir dizi önemli tedbir” planladığını ve hayata geçirdiğini söylemişti. Çin’in piyasa odaklı, hukuka dayalı ve uluslararası nitelikte bir iş ortamını durmaksızın teşvik edeceğini vurgulayan Xi, bunun ise ABD’li ve diğer yabancı işletmelere daha geniş bir kalkınma alanı yaratacağını sözlerine eklemişti.
Xi’nin reformist kişiliği, önde gelen bazı uluslararası aktörlerin de dikkatini çekti. 2006 yılının Eylül ayında Çin’i ziyaret eden dönemin ABD Hazine Bakanı Henry Paulson’ın ilk durağı Zhejiang eyaletinin merkezi Hangzhou olmuştu. Çin’le ilk tanışması için Xi’yi “mükemmel bir tercih” olarak gören Paulson, Xi’yi “işleri başarıyla sonuca erdirmeyi bilen türden bir adam” olarak nitelemişti.
Paulson daha sonra Xi ile 2014 yılında gerçekleştirdiği bir başka görüşmesinde Çinli liderin, “Ben temel olarak reform ve ilgili konularla ilgileniyorum” dediğini aktarmıştı.
2013 yılında Xi’nin önderliğinde toplanan 18. ÇKP Merkez Komitesi Üçüncü Genel Oturumu, tıpkı reform döneminde yeni bir kapı açan 1978 yılındaki 11. ÇKP Merkez Komitesi Üçüncü Genel Oturumu gibi bir kilometre taşı olarak görülüyor. 2013 yılındaki oturum da, yeni reform döneminin başlangıcını belirledi.
Xi bu oturumda Çin’in daha fazla kalkınmasının önünde duran yolsuzluk, sürdürülemez kalkınma ve çevre konuları gibi bir dizi meseleyi sıraladı. Çinli lider, “bu sorunlarla mücadele etmenin yolunun reformu derinleştirmekten geçtiğini” vurguladı.
Oturumda “reformun kapsamlı şekilde derinleştirilmesine ilişkin bazı önemli konular” hakkında bir karar onaylandı. Bir İspanyol gazetesi, Xi’nin Çin’de son 30 yılın en derin ekonomik, sosyal ve idari reformlarını başlattığı yorumunda bulunuyordu.
Oturumdan bir ayı aşkın bir süre sonra Çin, Xi’nin şahsen başkanlık edeceği Kapsamlı Reform Derinleştirme Merkezi Liderlik Grubu’nu kurma kararı aldığını duyurdu. Bu, Parti tarihinde ilk kez tamamen reforma adanmış bir liderlik kurumunun merkezi düzeyde kurulması anlamına geliyordu. Daha sonra Kapsamlı Reform Derinleştirme Merkezi Komisyonu haline gelen bu yapıya halen Xi başkanlık yapıyor.
Karar alma sürecini yakından bilen biri, “Zorlu ve önemli reformlarda son kararı Xi veriyor” diyor. Yetkili, Xi’nin büyük reform planlarını kelimesi kelimesine düzelterek titiz şekilde gözden geçirdiğini de söylüyor.
KAPLANLAR OLSA DA DAĞA ÇIKMAYA CESARET ETMEK
Xi’nin öncülük ettiği reformlar, yıllar süren deneyimlerinden süzülüp gelen derin mülahazalara dayanıyor ve tamamen üst düzey tasarımlardan oluşuyor.
Reform ve inovasyonun, Çin ulusunun kültürel genlerine işlediğine inanan Xi, antik Çince’deki “yeniye ulaşmak için eskiyi terk etme” deyimine atıfta bulunuyor.
Reformun doğrultusu konusunda Xi’nin aklı her zaman netti. Bir keresinde, sosyalist yönelimi inkar eden reformun ancak “çıkmaz sokağa” götüreceğini söyleyerek, diğer ülkelerin siyasal sistemlerinin taklit edilmemesi uyarısında bulunmuştu.
“Değiştirilemeyecek şeyler kesinlikle değiştirilmeden muhafaza edilmeli” diyen Xi, reformların ileriye götürülmesi konusunda Parti’nin genel liderliğinin desteklenmesinin gerekliliğini vurguladı.
Xi, değiştirilmesi gereken şeyler konusunda ise kararlı adımlar atılması gerektiğini kaydederek, henüz ortada olmasa bile reforma uygun koşulların oluşturulması çağrısı yaptı. Mutlaka yerine getirilmesi gereken görevler, ticari işletmelerin canlılığını kısıtlayan ve piyasanın tam işlevselliğini engelleyen tüm olumsuzlukların ortadan kaldırılmasını içeriyordu.
Xi’nin eşi benzeri görülmemiş kapsam, ölçek ve yoğunluktaki reformları, ekonomi, siyaset, kültür, toplum, ekoloji, Parti inşası, ulusal savunma ve ordu gibi alanları kapsıyordu.
Xi yeni dönemde reform için bir metodoloji geliştirdi. Bu metodoloji, zihni özgürleştirmek ile olgulardan yola çıkıp doğruya ulaşmaya çalışmak, bir bütün olarak ilerlemek ile kilit alanlarda atılımlar yapmak, üst düzey tasarım ile “taşları hissederek nehri geçmek”, gözü pek olmak ile istikrarlı bir tempo tutturmak arasındaki ilişkilerin doğru şekilde ele alınmasını, ayrıca reform, kalkınma ve istikrar arasında dengenin sağlanmasını vurguluyordu.
Xi, reformun sistematik, bütüncül ve eşgüdümlü şekilde sürdürülmesi ve halkın öncü ruhuna saygı gösterilmesi gerektiğine dikkat çekiyordu. Yetkililere, “eskiyi ortadan kaldırmadan önce yeninin kurulması” ve reformun etkisinin iyi olması için doğru zamanlama ve yoğunluktan emin olunması talimatı verildi.
Olumsuzluklara rağmen reformu ileri taşıyan Xi, çıkar gruplarının engellemelerini aşmak zorunda kaldı. Xi, “Dağda kaplanlar olduğunu çok iyi bilmemize rağmen dağa çıkacak cesareti göstermeli ve reformu sürekli ileriye götürmeliyiz” diyordu.
Xi, göreve gelmesinin üzerinden henüz 20 gün geçmeden, resmi ayrıcalıklar, abartılı ziyafetler ve vergi mükelleflerinin parasının israf edilmesinin diğer biçimleri gibi bürokrasideki kronik sorunlara el atmak üzere, Parti ve hükümet yetkililerinin çalışma şekilleri hakkında “sekiz maddelik bir karar” hazırlanmasına nezaret etti. Bu hamle daha sonra Çin’in yönetiminde “ezber bozan bir gelişme” olarak dikkat çekecekti.
Xi, bu zemin üzerinde eşi görülmemiş bir yolsuzlukla mücadele “fırtınası” başlattı. Xi, yolsuzlukla mücadelenin, “ekonomik ekosistemin” yanı sıra “siyasal ekosistemin” de temizlenmesi için faydalı olduğunu ve piyasa düzeninin düzeltilmesine ve piyasanın olması gereken duruma getirilmesine olanak sağlayacağını söylüyordu.
Yolsuzlukla mücadelede “sıfır müsamaha” tüm gücüyle devam ediyor. Bu kampanya, geçtiğimiz yıl içinde finans, tahıl arzı, sağlık, yarı iletken geliştirme ve imalatı ile spor gibi pek çok sektörde dalga dalga yayıldı.
Üst düzey hükümet yetkilileri, banka yöneticileri, hastane müdürleri ve hatta Çin Futbol Federasyonu başkanı ve erkek milli futbol takımı baş antrenörü de dahil olmak üzere yüzlerce kişi soruşturma veya kovuşturmaya uğradı.
Parti’nin reforma tabi tutulması gerektiğini savunan Xi, “en detaylı öz devrimi gerçekleştirme” çağrısında bulundu.
Xi’nin liderliğinde tam ve sıkı bir Parti öz yönetim sistemi kuruldu ve sağlam bir Parti tüzüğü sistemi hayata geçirildi. Xi, “gücü kurumsal bir kafesle sınırlandırmak” için denetim sistemini iyileştirdi ve ulusal gözetim sistemini kurdu.
Xi, adil rekabeti gözden geçirme sistemine hukuki temel sağlayan Tekelle Mücadele Yasası gibi bir dizi yasanın hazırlanıp gözden geçirilmesi için talimat verdi.
Fikri mülkiyet haklarına ilişkin yasal sistemde de iyileştirmeler yapıldı. Buna özel bir örnek olarak, ABD’li basketbol efsanesi Michael Jordan 2020 yılında Shanghai kentinde Çinli bir şirkete açtığı davayı kazandı. Şirket, adında ve ürün tescillerinde “Jordan” kelimesinin Çince çevirisi olan “Qiao Dan” terimini kullanmaktan men edildi.
Xi’nin reformları sadece ekonomik dönüşüme yol açmakla kalmadı. Xi, modernleşmenin özünün, halkın modernleşmesinde yattığına da dikkat çekti. Çin halkında “kültürel öz güven ve ulusal gururun” güçlendirilmesi, reformun kilit önemde bir hedefi haline geldi.
Xi, 2012 yılında 18. ÇKP Ulusal Kongresi’ne sunduğu ilke raporunda “kültürel öz güven” kavramını zikretmişti. Kültürel güveni “daha köklü, daha derin ve daha kalıcı bir güç” olarak tanımlayan Xi, daha sonra bu kavramı Çin’e özgü nitelikleri olan sosyalizmin “Dört Öz Güveni” kapsamına dahil etti.
Xi, reformlarını kapsayıcı bir hedefe yönlendirdi: Çin’e özgü nitelikleri olan sosyalizm sistemini gözetip geliştirmek ve Çin’in sistemini ve yönetim kapasitesini modernleştirmek.
SADECE REFORMİSTLER VE YENİLİKÇİLER İLERLEYEBİLİR
Xi’nin ülke lideri olarak göreve geldiği yıl, Çin’in yıllık ekonomik büyüme oranı 1999’dan itibaren ilk kez yüzde 8’in altına düşmüştü.
Avrupa’daki borç krizi Çin’in dış ticaretine ciddi zarar vermiş, gayrimenkul alanındaki düzenlemeler de iç talebi aşağı çekmişti. Yabancı bir banka analisti, “Çin ekonomisinin yaklaşık 30 yıl içindeki en kritik dönemle karşı karşıya olduğunu” ileri sürmüştü.
Xi ise reformların hangi alanlarda yapılması gerektiğini kararlı şekilde belirledi. Kalkınmanın halen tüm sorunları çözmenin anahtarı olduğuna kanaat getiren Xi, kalkınmayı hızlandırmayı reform gündeminin en önemli önceliği haline getirdi.
Çin ekonomisinin yeni bir kalkınma aşamasına girdiğine işaret eden Xi, yenilikçi, eşgüdümlü, yeşil, açık ve müşterek büyümeyi içeren yeni bir kalkınma felsefesi ortaya koydu. Xi, arz yönlü yapısal reformu başlatarak ekonomiyi yüksek kaliteli kalkınmaya yöneltti ve yeni kalkınma modelini inşa etmek üzere harekete geçti.
Yetkililere, arz yapısının optimize edilmesine yönelik reformun önemini anlatan Xi, iç piyasada bu tür yenilikçi ve yüksek kaliteli ürünler bulamadıkları için yurtdışından akıllı klozet kapağı ve pirinç pişiricileri satın alan Çinli turistlerden örnekler verdi. Öte yandan, bazı yerli üreticiler de müşteri bulmakta zorlanıyordu.
Xi’nin denetiminde yıllarca süren arz yönlü yapısal reformun ardından, yeni nesil Çin yapımı yeni nesil ürünler yurtiçi ve yurtdışında yükselişte olan bir popülerlik kazandı. Bu ürünler arasında enerji tasarruflu ev aletleri, akıllı elektronik cihazlar, yeni malzemelerden yapılmış spor ürünleri ve büyük yolcu uçakları yer alıyordu.
Bazı sektörlerdeki kapasite fazlası sorunu da etkin şekilde halledildi. Örneğin, çelik endüstrisi 2022 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 300 milyon tona ulaşan tarihi geçmiş kapasite fazlasını ortadan kaldırdı. Söz konusu rakam, aynı yıl Hindistan’ın tüm ham çelik üretiminin iki katından fazlasına işaret ediyor.
Yeni enerji endüstrisi, Xi’nin “kaliteli yeni üretici güçler” vizyonunun bir parçasını oluşturuyor. Xi’nin ilk kez geçen yılki yerel denetimler sırasında zikrettiği bu tanım, kısa sürede Çin ekonomisi için yaygın kullanılan bir sözcük haline geldi. Xi aslında ilgili uygulamayı çok daha erken bir tarihte başlatmıştı.
Xi, 1970’lerde Shaanxi eyaletinin Liangjiahe köyünde, o dönemde “kaliteli yeni üretici güçler” olarak kategorize edilebilecek biyogaz üretim tesislerinin kullanımını eyalette tanıtan ilk kişi oldu. Hedef, yemek pişirme ve aydınlatma için kullanılan yakacak odun ve gazyağı yerine köylülere temiz bir alternatif sunmaktı.
Marksizm’e sıkı sıkıya inanan Xi, üretici güçler kavramını “tüm sosyal ve siyasi değişimlerin nihai nedeni” olarak görmekteydi.
İnovasyon ve yüksek kaliteye sahip kaliteli yeni üretici güçlerin geliştirilmesi, Çin’in politika yapıcıları tarafından yapay zeka, sentetik biyoloji, nanoteknoloji ve kuantum bilişim gibi alanlarda reform aracılığıyla ortaya çıkan yeni teknoloji devrimi dalgasına ayak uydurmak üzere bir eylem çağrısıydı. Bu, Xi tarafından önerilen inovasyon odaklı kalkınma stratejisiyle de uyumluydu.
Xi’nin rehberliğinde, bilim ve teknoloji alanındaki reformlar daha önce görülmemiş yoğunlukta ilerletildi. İnovasyonları destekleyen bir dizi önlemin de teşvikiyle, kilit önemde teknolojik atılımlar gerçekleştirmek üzere ülke genelindeki kaynakları harekete geçirmek için yeni bir sistem devreye sokuldu, ülkenin ilk ulusal laboratuvarları kuruldu ve işletmelerin inovasyondaki birincil rolü güçlendirildi.
Çinli telekom devi Huawei, ABD’nin yıllar süren baskıları ve çip ile ilgili yaptırımlarına rağmen, 2023 yılında yeni üst düzey akıllı telefonlarını piyasaya sürmeyi başardı. Pek çok kişi bu durumu, Çin’in teknoloji sektörünün bazı Batılı ülkeler tarafından baskı altına alınmaya çalışılmasının hemen hemen hiç işe yaramadığının bir kanıtı olarak değerlendirdi.
Yine de yapılması gereken daha çok iş var. Bu konuda uyarıda bulunan Xi, “Temel araştırmalar, bilim ve teknoloji inovasyonunun kaynağıdır. Çin temel araştırmalarda önemli ilerlemeler kaydetmiş olsa da bizimle uluslararası ileri düzey arasındaki mesafe halen açık” dedi.
Xi, temel araştırmaların güçlendirilmesi için daha fazla kurumsal reformun yanı sıra özgün inovasyonun desteklenmesi ve stratejik, en yeni ve güncel teknolojilerin daha hızlı geliştirilmesi yönünde çaba gösterilmesini istedi.
PİYASA GÜCÜNÜ SERBEST BIRAKMAK
Xi, Parti liderliğini üstlendiğinde, sosyalist bir piyasa ekonomisi inşa etme konseptinin kurulmasının üzerinden 20 yıl geçmişti.
Ancak ticaret yapmak hala zorlu bir çaba gerektiriyordu. 2014 yılında yerelde düzenlenen “iki oturum” toplantısına katılan bir milletvekili, tek bir yatırım projesi için arazi alımından tüm idari onay prosedürlerinin tamamlanmasına kadar 30’u aşkın hükümet onayı ve 100’den fazla damga gerektiğini ortaya koydu. Tüm süreç en az 272 iş günü sürüyordu.
Ağır işleyen hükümet onaylarına şiddetle karşı çıkan Xi, Fujian eyaletinin Fuzhou kentinde çalıştığı esnada, yatırım projesi onayına ilişkin tüm prosedürlerin tek bir binada tamamlanmasını sağlayan mekanizmaya öncülük etti.
Yıllar içinde Devlet Konseyi yahut diğer adıyla Çin kabinesi 1.000’den fazla kalemde idari onay yetkisini iptal etti ya da daha alt düzey yetkililere devretti. Böylece merkezi hükümet onayına tabi yatırım kalemlerinin sayısı yüzde 90’dan fazla azaldı.
Reformlar sayesinde kayda değer sonuçlar elde edilirken Çin, Dünya Bankası tarafından iki yıl üst üste iş ortamında en kayda değer iyileşmeyi gösteren ilk 10 ekonomiden biri olarak listelendi.
Tesla’nın Shangai Giga Fabrikası’nın inşaatı 2019’un Ocak ayında başlamış, Aralık ayına gelindiğinde ise otomobil üreticisi, fabrikada üretilen Çin yapımı Model 3 elektrikli otomobillerin ilk partisini teslim etmeye başlamıştı. Bu hızlı gelişme, Tesla CEO’su Elon Musk’ın takdirini kazandı. ABD’li şirketin ilk denizaşırı Megapack fabrikasının temeli yine Shanghai kentinde bu yılın Mayıs ayında atıldı. Bu durum ise bir kez daha “Çin hızına” güçlü bir kanıt oldu.
Çin’deki özel işletmelerin sayısı 2012-2023 döneminde dört kattan fazla artarken, özel işletmelerin toplam işletme sayısı içindeki oranı ise yüzde 80’in altından yüzde 92’nin üzerine çıktı.
Söz konusu dönemde özel sermayeli bankaların kuruluşuna onay verilirken, özel sermaye tarafından yönetilen yüksek hızlı tren yolu hizmete girdi, özel yatırımın petrol ve doğalgaz arama ve üretim sektörüne girmesine izin verildi ve özel bir roket şirketi de denizden roket fırlatarak başarı elde etti.
Xi ayrıca kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT) için piyasa odaklı reformlar başlattı. 2017 yılında telekomünikasyon sektöründe özel sermayeye açılan ilk merkezi yönetimli KİT olan China Unicom, “karma mülkiyet reformu” kapsamında internet devleri Tencent, Baidu, JD.com ve Alibaba’nın da aralarında bulunduğu 14 stratejik yatırımcıyı bünyesine kattı.
Uluslararası basın kuruluşları, Çin’deki reform sürecinin uluslararası durumdaki değişikliklerle paralel ilerlediğini fark etti. ABD’nin başlattığı ticaret savaşı, küresel pandemi ve artan jeopolitik gerilimler, Çin ekonomisinin dayanıklılığını sınadı. Ülke aynı zamanda ekonomik kalkınma modelini de dönüştürüyor.
Xi, Çin’in, iç piyasayı temel dayanak noktası olarak alan ve iç ve dış piyasaların birbirini güçlendirmesine olanak tanıyan yeni kalkınma modelinin inşasını hızlandırmasına öncülük etti.
Bu stratejiyi destekleyen kilit unsurlardan biri de birleşik ulusal pazarın oluşturulmasıydı. Bunu başarmak için de yerel korumacılığı ortadan kaldıracak ve bölgesel engelleri yıkacak bir dizi reform hayata geçirildi.
Xi, 2013 yılında Shanghai kentinde ülkenin ilk pilot serbest ticaret bölgesini kurdu. Ülkedeki serbest ticaret bölgelerinin sayısı günümüzde 22’ye ulaşırken, tropik ada eyaleti Hainan’ın tamamı bir serbest ticaret limanı haline geldi.
Xi’nin attığı bir diğer önemli reform adımı da dünyada ithalatın artırılmasını amaçlayan ilk ulusal düzeydeki fuar olan Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın kurulması oldu.
Çin Cumhurbaşkanı ayrıca, hizmet ticaretini kolaylaştırmak için bir fuar ve küresel tüketici ürünlerinin gösterildiği bir sergi başlattı. Bunlar, Xi’nin ticareti serbestleştirme ve ekonomik küreselleşme vizyonunu ortaya koyuyor.
Günümüzde 140’tan fazla ülke ve bölgenin ana ticaret ortağı olan Çin, dünyanın ikinci en büyük doğrudan yabancı yatırım adresi olarak konumunu koruyor.
Öte yandan düzensiz sermaye genişlemesi, piyasa manipülasyonu ve belirli alanlarda fahiş kar arayışları konusunda da teyakkuzda olan Xi, ABD’deki eşik-altı kredi krizine benzer risklere karşı ülkeyi korumaya aldı.
Sermaye akışı için “trafik ışıkları” koymayı öneren Xi, sermayenin bir üretim kaynağı olarak düzgün işleyişine olanak tanırken, diğer yandan da “finans patronlarının” ilkesizce hareket etmemesini garanti altına aldı.
Bu, Çin’in reform sürecinin artık yalnızca büyümeye odaklanmadığını, daha dengeli bir yaklaşım benimsediğini gösteriyor.
Xi’nin reform sürecini her yönüyle derinleştirmeye yönelik kampanyasında kalkınma ve güvenlik koordinasyonu öne çıkıyor. Çin, dünyada son 40 yılda herhangi bir mali kriz yaşamayan tek büyük ekonomi olmaya devam ediyor.
HALKIN ÖNCELİKLERİNİ SAHİPLENMEK
Çin’in reform sürecinin nihai amacının halkın refahını artırmak olduğunu vurgulayan Xi, halkın önceliklerini kendi önceliği haline getirme ve onların iradeleri doğrultusunda hareket etme sözü verdi. Bu, kapitalist ekonomide sıklıkla görülen “önce sermaye” yaklaşımından keskin biçimde ayrılan bir bakış açısı.
Xi 2012 yılında cumhurbaşkanlığını devraldığında, Çin’in doğu ve batı bölgeleri arasında dikkate değer farklılıklar vardı. Servet eşitsizliği ise ciddi boyutlardaydı.
Cumhurbaşkanı, yoksulluğu azaltma stratejisini, “yoksulluğu ortadan kaldırma hedefi” adı verilen yeni bir yaklaşımın uygulanmasına dönüştürdü.
Xi’nin liderliğinde ülkedeki kırsal kesimlerde binlerce yıldır devam eden mutlak yoksulluk sorunu ortadan kalktı.
Çin, demografik değişikliklere bir yanıt olarak nüfus ve aile planlaması politikaları düzenledi. Daha iyi ve adil bir eğitim sunmak için reformlar yaptı. Xi ayrıca dünyanın en büyük sosyal güvenlik sisteminin kurulmasına öncülük ederek, temel yaşlı bakım hizmetlerinde reformlar başlattı. Günümüzde Çin’de temel yaşlılık sigortası kapsamındaki kişi sayısı 1 milyarı, sağlık sigortası kapsamındaki kişi sayısı ise 1,3 milyarı aşmış durumda.
Xi’nin kültür sektöründeki reformu, Çin modernleşmesi için temel bir gereklilik olarak halkın “manevi dünyasının” zenginleştirmesini vurguluyor. Reform, kültürel sektör planlaması ve politikalarının iyileştirilmesini ve yeni kültürel iş biçimleri ile kültürel tüketim kalıplarının geliştirilmesini içeriyor.
Bunun sonucunda sinema sektörü son yıllarda hızlı gelişme kaydetti. Çin’de 2012 yılında yaklaşık 13.000 olan sinema salonu sayısı, 2023 yılı sonunda 86.000’in üzerine çıkarak dünyada zirveye oturdu. New York Times bu yılın başlarında yayımladığı bir haberde, Çin’in sinema sektörünün yerli izleyicilere hitap eden daha yüksek kaliteli filmler ürettiği yorumunda bulundu.
Xi ayrıca uzman havuzunun genişletilmesi ve bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemeyle doğrudan bağlantılı olan eğitim sistemini de yeniledi.
Cumhurbaşkanı, zorunlu eğitimin dengeli gelişimini teşvik etmek, öğrencilerin ağır çalışma yükünü azaltarak çok yönlü gelişimlerini sağlamak ve modern bir mesleki eğitim ve üniversite sistemi oluşturmak için kolları sıvadı.
Eğitime ayrılan ulusal mali harcamaların oranı, birbirini takip eden yıllar boyunca GSYİH’nin yüzde 4’ünün üzerinde kalarak, Çin’in genel kamu bütçe harcamaları içindeki en büyük paya sahip oldu.
Xi’nin öncülük ettiği çığır açan bir başka reform da ekolojik alanda gerçekleşti.
Çin, Xi’nin liderliğinde hava kalitesini en hızlı iyileştiren, orman kaynaklarını en fazla artıran ve küresel çapta en fazla alanı ağaçlandıran ülke oldu. Ülke ayrıca hidroelektrik, rüzgar, güneş ve biyokütle enerji üretiminde kurulu kapasite bakımından dünya lideri olarak istikrarlı bir konum elde etti.
Çin aynı zamanda dünyanın en büyük karbon piyasasını geliştirdi ve gelişmiş ülkelere kıyasla çok daha kısa sürede karbon emisyonlarında zirveye ulaşıp ardından karbon nötr olmayı başarma sözü verdi. Xi, “Yeşil ve düşük karbonlu kalkınma hedefi günümüzün bir gerekliliği ve ancak bunu takip edenler başarılı olacak” dedi.
CESARETLE İLERLEMEK
Çin ekonomisi geçtiğimiz yıl yüzde 5,2 büyüyerek küresel büyümeye üçte bir oranında katkıda bulundu. Ülke, küresel büyümenin güçlü bir dinamosu olmayı sürdürüyor.
Xi’nin bu yıl yabancı hükümet ve iş dünyası liderleriyle yaptığı görüşmelerde verdiği mesaj son derece netti: Çin, reformu ilerletmeye kararlı ve bu durum dünyaya yeni fırsatlar getirecek.
Xi, Mayıs ayında Fransa’ya düzenlediği ziyaretinde işletmelere, Çin’in reformunun tüm ülkelere daha geniş bir pazar alanı sunacağını söyledi. Xi, Sırbistan’da yaklaşık 8 yıl önce Çin yatırımlarıyla yeniden canlanan ve 5.000’i aşkın bölge sakinine iş imkanı sunan Smederevo çelik fabrikasını ziyaret etti.
Bu fabrika, Xi’nin imzasını taşıyan Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin önde gelen projelerinden biri. Xi, inisiyatifi antik İpek Yolu’ndan ilham alarak, küresel kalkınma işbirliğini reforma tabi tutup geliştirmek amacıyla 2013 yılında önermişti. Xi, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ni gelişmiş ticaret, altyapı kalkınması ve halklar arası etkileşim aracılığıyla ülkeleri birbirine bağlayan modern bir ağ olarak tasarladı.
On yıl içinde dünyadaki ülkelerin dörtte üçünün katıldığı Kuşak ve Yol İnisiyatifi, bu ülkelerde 420.000 istihdam yaratarak on milyonlarca kişinin yoksulluktan kurtulmasına yardımcı oldu.
Geçtiğimiz yıldan itibaren 20. ÇKP Merkez Komitesi Üçüncü Genel Oturumu’na yönelik beklentiler sürekli arttı. Çin’de ve dünya genelindeki insanlar, açıklanacak önemli reform önlemlerini merak ediyor ve bu önlemlerin potansiyel etkisini kestirmeye çalışıyor.
Xi, genel oturum öncesinde, “önemli alanlarda ve kilit önemdeki sektörlerde yeni atılımlar gerçekleştirmek” için bir dizi “stratejik, yenilikçi ve öncü reform” taahhüdünde bulundu.
Xi, “Hem en zorlu hem de en büyük modernleşme süreci bizimki. Bu, benzeri görülmemiş bir yol. Fakat biz bu yolu keşfetmeye ve bu yolda cesaretle ilerlemeye devam edeceğiz” dedi.
GÜNDEM
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024